KUŞAKLAR ARASI EDEBİYAT

Edebiyat, yaşamımızın her anında, içinde. Sosyolojik, psikolojik tüm alanımızda mevcut. Elbette kuşaklar arasında da geçişler bazen sancılı, bazen saygılı, bazen hoşgörü, hayranlık ya da kızgınlık… tıpkı yaşamımız gibi bütün duyguları içeriyor.

Kaç kuşak bir arada yaşıyoruz. İster x deyin, ister y, isterseniz z. X kuşağının sessizliği,sadakati, saygısı, gelenekselci istikrarlı halleri. Y kuşağının daha töleranslı eğlenceli, biraz z kuşağına biraz x kuşağına benzer halleri. Belki iki uç kuşak arasında oluşturduğu köprünün farkında kendinden emin, çalışkan, üretken ve hatta anlayışlı… bunun yanında pırıl pırıl dinanizmi ile gerçekçi, uyumlu ve yeni dönem kuşağı olmanın verdiği hız, teknoloji yenilikler kuşağı…

Her biri biz değil miyiz? Bir sonraki zamana kadar… Edebiyat sadece bir kuşak geçişine değil bir döneme şahit ve sahne olarak, hatta herşeyi kayıt altına alarak temsil ediyor tüm bu kuşaklar arasındaki bağları.

Bugün genç kuşağa, bugunün ismiyle z kuşağına baktığımızda bana göre en şanslı kuşak. Bu gelecekte de böyle olacak, çünkü geçmişi de biliyor bugünü de. Bence ve mutlaka dünyaya unutulmuş kavramları getirecek bir kuşak bugünkü z kuşağı.

Bugün edebiyata tarafsız gözle bakmaya çalıştığımızda yeni nesil yazarların artmasını umut verici görüyor olmakla birlikte, bir şeylerin yolunda gitmediğine de şahit oluyoruz. Yeni nesil şiir, öykü, roman ne de çok ismi bilinen, bilinmeyen yüzlerce kitap okuyucusuyla buluşmayı bekliyor haklı olarak. Ancak eskiyle bugünü kıyasladığımızda önceleri bugün edebiyatta adını ispatlamış çok yazarın dergilerde yazarak tanındığını ve bazılarının yaşamlarında kitap dahi çıkarmadıklarını görürürüz. Ahmed Arif gibi bir şairin; tek bir kitabıyla, edebiyat dünyasında nasıl yer ettiğini düşünebiliyor musunuz?

Yazar kuşak meselesi; Şemsi Tebrizi’nin söylediği gibi, “Her şey ve herkes görünmez iplerle birbirine bağlıdır” diye düşünmeliyiz. Hem birbirinden ayrı hem de birbirine sıkısıskıya bağlı olduğu su götürmez bir gerçek. Ülkemizin genç nüfusu bir taraftan giderek çoğalırken, yetenek ve başarıda gerilememizin sorumluları bizler sayılırız. Gençlerimize yeterince alan sağlayamıyoruz. Önceleri bir dergi, gazete üzerinden dahi yapılan çalışmalarda şair ve yazar kimliği oluşturulabilirdi. Şimdi kullanılan sosyal medya mecraları kendi çevreleriyle sınırlı, yetenekleri belki de ortaya çıkarmakta aciz kalabiliyor.

Netice itibabariyle şunu söyleyebiliriz. Yeni bir kuşak geliyor. Ve kendi tarzını yaratmaktan çekinmiyor. Otoriteye fazla kulak asmıyor. Kendi dijital dünyasında, kağıt, kalem kullanmak yerine aşağı yukarı kaydırdığı ekranla iletişim kurmayı seviyor. Dışarıdan asosyal görünse de kendi aralarında gayet sosyaller. Kendilerinden emin, mizah yetenekleri gelişmiş, kendi istedikleri tarzı bulup ortaya çıkaran, gerektiğinde kendisiyle bile dalga geçebilen, özgüvenli gençler.

  1. önceki kuşak için en doğru yaklaşım onlara sadece gerekli alanı sağlayıp, ne istediklerini bulmalarına yardımcı olmak. Biliyoruz ki her şeye sahip gördüğümüz bu gençler, belki önceki kuşağın sıradan gördüğü imkanlara sahip değildi.

Bilmemiz gereken en önemli detaylardan biri de edebiyat dünya var olduğundan bugüne kadar hep vardı. Bu anlamda otoriteler de hep vardı. Bundan sonra da olacaktır. Kuşaklar arası edebiyat şüphesiz gençlerin kendi tarzını bularak özgün yazmasıyla yerine oturacaktır. Eleştirilerimizi olumluya döndürerek gençlerimize imkan ve motıvasyon sağlayarak onları bir sonraki kuşağa hazırlayabiliriz.

 

 

BELEDİYELER

EKONOMİ